Bu hafta ve önümüzdeki iki hafta boyunca yazılarımda dünyaca ünlü Vatikan Müzelerinin ve tabii sanat dünyasının en etkileyici eserlerinden bir olan Michelangelo’nun Sistina Şapelini, değerli Blog Takipçilerime ve misafirlerime toplam üç bölüm halinde anlatmak istiyorum. İşte ilk bölüm…
Sanat dünyasının başarılı eserlerini bile aşan, zaman ve mekânı dışında her dönemden ve her yerden izleyiciye insan yaratıcılığına ilham veren evrensel bir dille hitap eden, çok değil ama bazı sanat eserleri vardır. Bu muhteşem eserler arasında, muhakkak Rönesans sanatının seçkin örneği ve olağanüstü eseri Sistina Şapeli ve tavanıdır. Tartışmasız tarihin en büyük sanatçılarından biri de bu eserin sahibi Michelangelo’dur.
Abartıya düşkün bir adam olmayan ve realist fikirleri ile bilinen Alman yazar Goethe, “Sistina Şapeli’ni görmeden, bir insanın neler başarabileceğine dair kayda değer bir fikir edinilemez” diye yazmıştı. Vatikan Müzeleri’nin ışıltılı salonlarını ilk kez ziyaret ettiğinizde, aynı fikirde olmamakta zorlanacaksınız. Ama sıra finalde Sistin Şapeline gelince, her şeyi unutacak ve Fransızların dediği gibi Creme dela Creme, yani en üst seviyede bir ölümlünün nereye ulaştığını görüp sadece sessiz kalıp o anların tadını çıkarmaktan başka fazla yapabileceğiniz bir şey kalmayacak. Kısaca büyüleneceksiniz.
Peki Michelangelo, 1504-1508 yılları arasında dört yıl yoğun emek harcayarak Sistina Şapeli’nin tavanını boyama işini nasıl başardı? Ve gerçekten bunların hepsini tek başına mı yaptı? Biraz düşünmek için zamanınız var!
Fresk
Michelangelo, Sistina Şapeli tavanının tamamını fresk ortamında boyadı. Rönesans dönemindeki en popüler resim yapma yöntemlerinden biri olan fresk, İtalyanca’da taze anlamına gelir, (fresco, fresh, frisch bugün Latince kökenli olarak taze/çıtır manasında halen İtalyanca, İngilizce ve Almanca dillerinde kullanılır) ve doğrudan yeni dökülmüş ve hala ıslak olan kireç bazlı sıva üzerine boyamayı içerir. Islak sıva, kurudukça pigmentle kimyasal olarak birleşerek, zamanın ve çevrenin tahribatına diğer boya bazlı dekorasyon yöntemlerine göre çok daha dayanıklı, geçirimsiz ve son derece canlı bir görüntü oluşturur. Ayrıca Sistina Şapeli’nin yüzeyleri gibi devasa duvar ve tavan alanlarının tamamının resimlerle kaplanması Fresklerle mümkün olur.
Sonuçları çok etkili olmasına rağmen fresk resim yapmak zaman alıcı ve zorluydu. Michelangelo’nun işi daha da zordu, Sistine Şapeli tavanının yüzeyi, 1480’lerde süsleme çalışmalarının ilk turu sırasında sanatçı Piermatteo d’Amelia tarafından boyanmış, enfes bir yıldızlı, gece gökyüzü tasviri olan fresklerle kaplıydı. Freskin benzersiz kimyasal özelliklerinin bir sonucu olarak, bunun üzeri kolayca boyanamazdı, bunun yerine, Michelangelo ve ekibi, yeni plan üzerinde çalışmaya başlamadan önce, Piermatteo’nun freskini elle parçalamak zorunda kaldılar ve şapelin içi bu işlem sırasında doğal olarak toz bulutları altında kalıyordu.
Bu seride yazımın son bölümü, haftaya aynı gün ve saatte…
Her pazar saat 09:05 te yeni bir yazı ve konu ile karşınızdayım


