Bu hafta yazımda her hafta olduğu gibi, değerli Blog Takipçilerime & Misafirlerime Roma İmparatorluğu, Roma ve/veya İtalya hakkında ilginç bir konudan bahsetmek istiyorum. Bu hafta üç bölümden oluşan yazımın ikinci bölümünde, ünlü gezgin ve kaşif Marco Polo‘yu büyüteç altına aldım.
Bu gizemli dünya birinin daha ilgisini çekmişti, o da Papaydı. Papa IX. Gregor bu gezgin ailenin Moğolistan’da misyoner olmasını ve Kubilay Han’a bir mektup taşımalarını istedi. 1271 yılında iki kardeş, Niccolo’nın on yedi yaşındaki oğlu Marco Polo’yu da yanlarına alarak, Papanın mektubunu Kubilay Han’a ulaştırmak üzere, o zaman için uzun, riskli ve meşakkatli bu yolculuğa çıkacaktılar.
100 papaz toplamayı başaramayan Polo kardeşler, zorlu seyahatin daha en başlarında İtalya’ya geri dönen iki papaz ile 1271 yılında yola koyuldular. Ancak bu iki papaz dışında yolculuğa yeni katılan küçük bir genç vardı, o da Marco Polo‘ydu.
17 yaşında ilk seyahatini çıkan Marco Polo, anılarında bu macerasından bahsetmeyi unutmadı. Orta Doğu’dan geçen bu üçlü, oranın kültürünü ve hayatını içlerinde yaşadılar.
Marco Polo‘nun babası ve amcasından farklı olan özelliği neydi?
Onların aksine, o her gördüğü yerin, her yemeğin, her kokunun, tanıdığı kişilerin, adetlerin, alışkanlıkların yani kısaca her yeni kültürün kaydını tutuyordu. Böylelikle anılarını ölümsüzleştiriyor, farkında olmasa da ileride yazacağı ve dünyaya mal olacak kitabının temel taşlarını döşüyordu. Yazıları sayesinde ileride Batı dünyası ilk defa Doğu coğrafyası ve kültürü hakkında bilgilenecek, tanışacaktı.
Araya bir hastalık girmesi üzerine, günümüz Afganistan dağlarında bir süre seyahatlerine zorunlu ara vermek zorunda kalacaktılar. Marco Polo‘nun notlarına göre, Gobi Çölü’nden bir senede geçtiler ve bu süre zarfında neredeyse hiç düzgün yemek bulamadılar. Dört yıl süren yolculuğun sonunda, Marco Polo ailesi Çin’e ve onu mimarisi ve estetiğiyle etkisi altında alan Yazlık Sarayı ile Xanadu’da Kubilay Han’a ulaştılar. Kayıtlarında Xanadu’dan hayranlıkla bahsederken, birazda belki abartılı şekilde, duvarları altın ve gümüş ile kaplı olan Yazlık Sarayın, 6000 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği genişlikte bir yemek salonuna sahip olduğunu, hayretle notlarına ilave etmeyi unutmadı.
Kubilay Han’ı ziyareti sırasında kendisine tevdii edilen görev ile 17 yıl Doğuda bulunan ve Avrupa için çok uzak ve yabancı olan ülkelerinde dolaşma fırsatı buldu. Tabii bu seyahatler onun tarih, etnografya ve coğrafya bilgisinin artmasına ve bu bilgi birikimi ile saygı ve daha yüksek bir seviyede kabul görmesine de ön ayak olmuştur.
Bu haftalık bu kadar olsun.
Her pazar saat 09:05 te yeni bir yazı ve konu ile karşınızdayım…
Haftaya Marco Polo‘nun üçüncü bölümü…