Bu hafta yazımda her hafta olduğu gibi, değerli Blog Takipçilerime & Misafirlerime Roma İmparatorluğu, Roma ve/veya İtalya hakkında ilginç bir konudan bahsetmek istiyorum. Paskalya Cuması yazım ile bağlantılı, iki bölümlük yeni yazımın ilk bölümü ile karşınızdayım…
Bugün Paskalya, peki ne bu Paskalya?
Paskalya’yı tam anlamak için Pesah, Fısıh, Hamursuz Bayramından başlamak gereklidir. Tanrı Musa’ya, Mısır’da köle olan İsrailoğullarını kurtuluşa götürme görevini verir. Kitabı Mukkades’te de geçtiği üzere, Firavunun ikna olması için Mısır’a 10 bela musallat olacaktır. Bu belaları kısmen aynı manalarda, eski Mısır yazıtlarında da ilginç bir şekilde karşımıza çıkıyor olması ilginç bir tesadüftür.
Bunlar Kan Belası (Mısır’da tüm sular, Nil nehri dahil kana dönüşecek), Kurbağalar ülkeyi istila eder, sinekler evleri işgal ederler, hayvanlar ölmeye başlar, insanların vücutlarında acılı yaralar/çıbanlar açılacak, dolu yağacak, çekirgeler her yeri istila edecek, karanlık çökecek, ailelerde ilk doğanlar ölmeye başlayacaktır. Tüm bunlar ile Fısıh olacak ve İsrailoğulları Mısır’dan kurtulmayı başaracaktırlar. Tanrı onlara bir kuzu/keçi kurban edip, kanını kapılarının üstüne sürmelerini emreder. Tanrı, Mısır’da ilk doğanların canını alırken, bu işaret sayesinde, sizin kapıları atlayacağım, der.
Tanrı (Yahve, Edonay, Elohim) Musa ile konuşunca Musa sen kimsin diye sorar, Tanrı cevap verir, cevap oldukça ilginçtir. Tanrı, ben benim, der. İsa’nın birçok İkonasında arkasında da aynı cümle Yunanca yazar. Bu şekilde İsa biraz zorlama da olsa, Eski Ahit’e bağlanır. Kutsallık perçinlenir.
Eskiden çobanlar, kırsal bölgede baharın gelişini kutlamak, bereketi, hasatı arttırmak için ilk doğan teke veya keçi yavrusunu kurban edip kanını çadırların direğine sürdükleri bilinmektedir. Bu şekilde esasen Yahudilik, sonrasında Hristiyanlıkta da yer bulan bu hikayenin çok eskilere Pagan Kültüre dayandığı kabul edilmektedir. Pesah/Fısıh kelimesi eski Yahudicede tek ayak üzerinde zıplamak, dans etmek manasına yani bir açıdan da kutlama, eğlenme, belki dans etme manasına da gelir.
Fısıh Yemeği/Kutlaması nasıl olmalı?
Eski Ahitte anlatıldığına göre, Kral Yeşua/Coşua Tapınağı yenilerken bir el yazıması bulur ve burada Fısıh için kurban edileceklerin Tapınağa getirilip burada kurban edilmesi yazılıdır. Bu zamanla halkın uyduğu kitlesel bir adete dönüşür. Halk kurbanlıkları Tapınağa getirip kurban etmeye başlarlar. Bu dönemde herkes 1 hafta boyunca mayasız ekmek kullanır, sebebi İsrailoğulları’nın Mısır’dan hızlı çıkışları ve mayanın tutacağı kadar zamanlarının olmamasdır. Ekmeklerini mayalayamamışdırlar. Esasen Tanrı Musa’ya maya kullanmayın demesine rağmen halk ekmekleri mayalar, ancak mayanın tutacağı kadar zamanları olmayacaktır. M.S. 70 de Tapınağın yıkılması sonrası elde kalan yazıtlardan, Fısıh Bayramı esasen Tapınağın ikinci defa yapılması sonrası kurumsallaştığını biliyoruz. Bu bayram öncesi her yer sert ve en ince datayına kadar temizlenmelidir. Evlerde mayalı her şey yakılarak imha edilir. Aile reisleri kurbanlığı tapınak rahibine verir, hayvan kurban edilip kanı tapınakta akıtılır, eti aileye geri verilir ve Tapınak civarında bu et ile yemekler pişirilip yenir. Binlerce insanın Tapınak civarında nasıl aynı anda yemek yedikleri, ayrı bir soru işaretidir, ancak bu temsili bir harekette olabilir. Sonrasın Fısıh kısmen değişirken, Kurban Tapınak rahibi değil aile reisi tarafından kesilmeye başlanmıştır. Yemek illa Tapınak civarında değil Kudüs’te bir yerde yenilebileceği gibi, daha yumuşak şartlar Yahudiliğe adapte olur.
İsa’nın yediği yemek, yani Son Akşam Yemeği’de, genel kabule göre Fısıh Yemeği olmalıydı. Bu yemek için kuzular kurban edilip, yemek hazırlanmalıydı, kurban edilen olarak İsa’da kabul edilebilir. Artık Tapınak Yıkıldığı için Kurban Adeti Yahudilikte yoktur/kalmamıştır. Yenen Fısıh yemeğine verilen ad Seder (Düzen) dir. Yemeğin kuralları serttir ve çocuklara yemek anlatılmalı, sorularına cevap verilmelidir. Fısıh Kurbanı, Mayasız Ekmek (Matza, Hamursuz Ekmek), Acı Ottan masada muhakkak bahsedilmelidir. Tuzlu su olan bir bardak olmalı, masada acı ot, yumurta, kuzu kol kemiği, kereviz, turp, soğan, 4 kadeh şarap, maydanoz, enginar eksik olmamalıdır. İsa’nın, Son Akşam Yemeğinde, ekmek benim bedenim, şarap ise benim kanımdır, sözü üzerine, kiliselerde ayinlerde İsa’ya atfen halen bu ritüel uygulanmaktadır.
Bu haftalık bu kadar olsun. Devamı II. Bölüm haftaya.
Her pazar saat 09:05 te yeni bir yazı ve konu ile karşınızdayım…








